212 411 70 70
İletişim Hattı

Skip to the content

Corona Virüs ve Su

Corona Virüs ve Su
Corona Virüs ve Su

CORONA VİRÜS VE SU

 

Corona Virüs ve Su İlişkisi

Talimat şu; "ellerinizi su ve sabunla yıkayın"... Devamında pek çok tedbir önerisi var ama hiç bir tedbir "su-sabun" kadar önemli değil.

“sosyal mesafeyi koruyun, maske takın, evde kalın…” fakat illa ki ellerinizi su ve sabunla yıkayın! Virüsten kendimizi korumak için en etkili yol bu.

Bugün karşılaştığımız Covid-19 virüsü, suyla gelen viral gastro enteritler grubunun bir üyesidir.

Bu virüsler, dünyada suyla gelen salgın hastalık yapıcı virüsler grubundadır ve salgın hastalıklar tarihine bakıldığında karşımıza sıkça çıkıyor. Tarihte çok kez değişik coğrafyalarda milyonlarca insanın ölümüne neden olmuşlardır. Suda üreyebilen virüslerden dünya çok çekmiş. Bu yüzden dikkatli olmamız gerekiyor.

"Su herkesin ilgi odağı olmalıdır." içinde su geçen konular herkesi ilgilendirmeli, su hakkında herşeye duyarlı, bilgi sahibi olmalıyız. Çünkü su ile gelebilen hastalık sayısı sayılamayacak kadar çok ve hepsi birbirinden tehlikeli, hepsi çok acımasız…

Tabii ki en önemli husus suyun var olması, yeterli olması. Fakat her şey elimizde değil, dünyamız çok çeşitli etkenlerle süratle kirleniyor.

Diyelim ki "suyumuz var, barajlar dolu. Bu durumda sorun yok mu dersiniz? " maalesef durum böyle değil.

Rakamsal bir soru soralım: “corona virüsü bertaraf etme sürecindeyiz, hepimiz mecburen plastik eldiven takıyoruz. Bu krizin ne kadar süreceği belli değil.  80 milyon kişiyiz günde bir eldiven kullanıp atsak… günde seksen milyon çift eldiven. 90 günde 7.200.000.000 (yedi milyar ikiyüz milyon çift eldiven) ya da 14.400.000.000(ondört milyar dört yüz milyon tek eldiven).  Bu plastik eldivenler nereye gidecek?

Belki bunun yarısı kadar da maske ve test kitleri ve koruma elbiseleri, sokaklara hijyen amaçlı sıkılan kimyasallar, temizlik maddeleri, asit bazlı klor bazlı deterjanlar... 

Bu atıklar nereye gidecek? Tabii ki doğaya ve sonra suya…

Peki bütün bu çeşidi belirsiz su kirleticileri karşısında bizim elimizde ne var? Daha doğrusu bu işin sorumluluğunu taşıyan belediyelerimizin elindeki koz nedir? "klor". Başka bir şey yok. Belediye kısıtlı bir bütçe ile yerel ve global çevre kirliliğinin tesirindeki suyu nasıl temizler? 

Şimdi bir de klorun tarihçesine bakalım…

Klor "Carl Wilhelm Scheele" tarafindan 1774 yılında bulunmuş. Önce kimya ve savaş sanayiinde kullanılmış. Gaz halindeyken çok öldürücü olması sebebiyle “klor bombası” olarak da kullanılmış.  Fakat 1800'lü yıllarda sulara bulaşan tifo mikrobunun salgın haline dönüşmesi ile "klor" içme sularında dezenfektan olarak kullanılmaya başlanmış. Sonrasında bu keskin kokulu sarı sıvı her türlü temizlik malzemesinde kullanılmaya başlanmış. Salgın hastalıkların beli onunla kırılmış. Bakteri ve virüslere karşı savunma silahı olarak hep klor kullanılmış. Fakat klorun çok da masum olmadığı, kanser riskini tetiklediği kısa sürede tespit edilmiş. Kullanımı sınırlandırılmış. Dikkat edilmesi gerektiği uyarıları yapılmış ama bir türlü yasaklanamamış. Sadece uyarmakla yetinilmiş... Çünkü malesef ki klor çok ucuz ve kullanımı da pratik.

Suda hijyen için sadece klor kullanılmış. Yıl 2021, belediyelerimizin elindeki tek koz hala klor! Yaklaşık 250 yıl önce bulunmuş bu icat hala yerini hiç bir alternatif çözüme bırakmamış. Teknoloji aya çıktı, kara deliklerin fotoğrafları çekildi, uzaydan yürüyen karıncayı takibe alıyoruz, savaş makineleri, insansiz uçaklar, dronlar, süper iletişim araçları, cep telefonları, tabletler, akıl almaz buluşlar... Ama su hala kanserojen klor ile dezenfekte ediliyor çünkü ucuz ve kolay!

 

Virüs mü var? "bas kloru!"

Bakterimi var? "bas kloru!"

Az mı geldi? “daha çok bas kloru!”

Belediyeleri kınamıyorum. Devasa bir sorun var karşılarında ve bütçeleri bu problemi kökten çözmekten çok uzak. Halk sağlığından sorumlu tutulmuşlar ve ellerinde sadece klor var.

Fakat bu sarmal her geçen gün sorunu daha karmaşık hale getirmekte. Bunu görmemiz gerek. Klor her seferinde, her kirliliğe karşı, her virüse karşı yeterli gelmeyeceği gibi insanlarin virüslerden kurtulup kanserden ölmesine sebebiyet verebilecek oranlara çıkacak gibi görünüyor…

Bunun yanında, süper devletler savaş ve silah için çok para harcayıp çevre için hiç bir şey yapmıyorlar.

Gerçeğimize dönüp bu günü görmeliyiz. Bireysel ve ailesel olarak tek çaremiz kendimiz için geçerli yaşam tedbirleri almaktır. Evinize, belediyeden gelen suyun içinde yoğun klor yükü var ve virüsler çoğaldıkça suyun içindeki klor yükü de artacak. Aşırı klorun bedeninizde yapabileceklerini düşünmeli, klorun eksik kalması durumunda ise salgın hastalıkları hesap etmek zorundayız. Yazlığınızın artezyeninden veya tarlanızda açtığınız kuyudan gelen suyun oluşturacağı sağlık sorunlarını düşünmeniz gerekir.

Kullanacağınız suyu kullanmadan önce durumunu bilmelisiniz. Muhtelif su sorunlarına ve tehlikelere karşı arıtma önlemleri alarak kullanmaya başlamalısınız. Klor yerine ultraviole cihazları gibi çevreci ürünleri tercih etmelisiniz. Suyunuzda kimyasal kirlilik, pestisitler veya klor varsa bunlardan arındırarak kullanmalısınız. Sağlığınız için bu çok elzemdir.

İkinci olarak da evinizdeki suyu içilebilir hale getirecek arıtma kademesi oluşturulmalıdır. Suya karişabilen virüslerin fiziksel boyutlari (0,06 micron ile 0,14 micron) seviyesindedir. Reverse osmosis membranları ise 0,009 microna kadar eliminasyon yapar. Yani suyunuza karişabilecek her türlü virüs ve bakteri için kesin çözümdür.

Bu iki öneriyi gerçekleştirdiğinizde kendiniz ve aileniz için çok önemli iki tedbiri almış olursunuz.  Temiz ve güvenli kullanma suyunu ve tertemiz içme suyunu evinize getirmiş olursunuz.  

Ortam sterilizasyonu ve temizliği için ise kimyasal ve kanserojen klorlu temizlik maddeleri yerine ozon tercih edilmelidir. Ozon gazı klordan 3000 kat daha süratlidir ve atık bırakmaz. Çevreyi kirletmez, insana, doğaya, çevreye asla zarar vermez. Küçük bir ozonlama sistemiyle konutlarda, odalarda, ofislerde mükemmel bir hijyen sağlanabilir. Üstelik de bu yatırımların hepsi herkesin kolaylıkla yapabileceği, neredeyse bir cep telefonuna verilen para kadar küçük bir bedelle alınabilecek çevreci ürünlerdir.

Herkese virüslerden uzak sağlıklı günler dilerim.

Su gibi aziz olun, hoşçakalın.

 

İ. Cenap Özer

Rainsoft İzmir / Batı Su

rainsoftizmir.com

batisu.com.tr

0232 239 38 88

(3 değerlendirme)